Montrö’deki Altın Frankı kim keşfetti?

Türk dış siyasetinde liyakat sahibi bürokrat, teknokrat ve akademisyenlerin rolü

Carlos Gunnera
3 min readApr 5, 2021

25 Aralık’ta Kanal İstanbul’un ekonomik potansiyelini sorgulamak ve kanalın en büyük yerli ve milli rakibi İstanbul Boğazı ve bu boğazdan uluslararası geçişi düzenleyen Montrö Sözleşmesi ile ilgili “Tüccara Tavsiye: “Altın Yumurtlayacak Tavuğu Kesme, çünkü Milli Olmak Altın Frankı Uygulamayı Gerektirir” başlıklı bir yazı yazmıştım.

Tıpkı bugün Libya ile deniz sınırımız konusunda Tümamiral Dr. Cihat Yaycı’nın dahiyane fikrinin hükümet tarafından savunulması ve Doğu Akdeniz politikamızın temel taşı sayılması gibi 12 Eylül darbesi sonrasında da ülkeyi ekonomik olarak düzlüğe çıkarma gayretindeki askeri hükümet İstanbul Üniversitesi’inde dönemin Deniz Hukuku ve Ticaret Hukuku Anabilim Dalları, Özel Hukuk Bilimleri Başkanı Prof. Tahir Çaha’nın önerisini uygulamaya koyar. Milliyet Gazetesi arşivlerinden konunun ne zaman, ne şekilde gündeme geldiğini ve akıbetinin ne olduğunu araştırdım.

Konu ilk kez 11 Kasım 1982’de gündeme geliyor. 1 Ocak 1982’de yürürlüğe girmesi planlanan Gemi Sağlık Resmi Yasası MGK tarafından kabul edilince Basın “Türk sularına giren gemilerden sağlık resmi alınacak” şeklinde yorumlamış, ama işin esası Montrö’de zaten yer alan bu sağlık resminin de, hali hazırda sözleşmeye göre uygulanmakta olan fener ve tahlisiye resminin tarifelerinin de sözleşmedeki Altın Frank karşılığı üzerinden uygulanacak olmasıydı.

Darbe sonrası Kenan Evren’i yalısında ağırlayan “proteje” gazeteci Mehmet Barlas konuyu Aralık ayında Milliyet’te kamuoyu gündemine taşır. Barlas önce Prof Dr. Tahir Çağa’dan da bahsettiği bir yazı kaleme alır, ardından da Çağa ile yaptığı röportajı yayınlar.

Bu röportajın ardından Milliyet Sayıştay’ın ilgili raporunu referans alarak 1972–1981 arası gemilerden alınan eksik ücret nedeniyle kaybımızı 24.5 Milyar Lira olarak haberleştirir. 1981’de 14.2 Ton (14.161,9 Kg) altına, dönemin rayiciyle 200 Milyon Dolara denk geliyor. 31 Aralık 2019 karşılığıyla ise tam 759 Milyon Dolar. İşte 1972–1981 arasında ¢25’e muhtaç olduğumuz dönemlerde sadece Montrö Sözleşmesini uygulayamamaktan doğan kaybımız bu.

Lâkin kısa bir süre sonra Sovyetler Birliği kazan kaldırıyor. Gemileri geçiş ücretlerini ödememeye başlıyor. 13–28 Aralık 1982 arası sadece 15 günde eçen yüzü aşkın SSCB gemisinin borcu 200 Milyon Liraya ulaşıyor. Aralık 1982 fiyatıyla 65 kg Altın, yani bugünün rayiciyle 3.5 Milyon Dolar’a yakın bir borç takıyorlar. Türkiye faiz uygulayacağını söylese de birkaç ay sonra Sovyetlerden gelen baskılar karşısında geri adım atar.

5 Mart 1983’te, tam olarak eski sisteme dönülmese de Altın Frank bazında 10.000 birim ödemesi gereken gemi, eski sistemdeki gibi 1.000 birim değil de en azından 2.500 birim ödeyecek şekilde geri adım atılmış.

--

--

No responses yet